12 Temmuz 2011 Salı

Chp Ne Yapıyor ?

  Tutuklu Milletvekilleri meclise girip yemin etmeyene kadar yemin etmeyeceklerini belirten Cumhuriyet Halk Partisi grubu dün yemin etti.

  Meclis Başkanı Cemil Çiceğin uzlaşma çağrısı ve yoğun isteğiyle başlayan süreç,partilerin grup başkan vekillerinin uzlaşı çağrısıyla nihayete erdi ve ortak bir metin hazırlandı.Ancak ortak metinde tutuklu Vekilleri kapsayan bir açıklamaya yer verilmedi.

  Bu da akla şu soruyu getirdi:Tutuklu Vekiller yemin etmeden yemin etmeyecek olan parti ortada netlik kazanmış birşey yokken neden yemin ediyor?


  Ya kapalı kapılar ardında Chp'ye sıkıntılarını çözme noktasında vaatler verildi ya da Chp sözünden döndü.Başbakanın tükürdüklerini yalayacaklar açıklaması ise tekrar gündeme geldi.

  Kılıçdaroğlu,gerekirse demokrasi için 4 yıl yemin etmeyeceğiz demişti.Tutuklu vekiller halen cezaevinde olmasına rağmen yeminler edilmiş durumda.Chp Mersin Milletvekili İsa Gök ise yemin etmeyerek grubuna tepkisini gösterdi.Sebebi ise ortada bir şey yokken neden yemin ediyoruz oldu.

 Bunun sebebi her ne olursa olsun,Cumhuriyet Halk Partisi halk nezdinde büyük imaj kayıplarına uğruyor.Ne yaptığını bilmez tavırlar,Cumhuriyet tarihinin en eski partisine güç kaybettiriyor.

  Bu sıkıntılı süreç ise Ak Partiyi daha da güçlü hale getiriyor.Uzlaşma kelimesini gündeme taşıyan ve uzlaşma için çaba sarfeden Ak Parti bu süreci iyi atlaşmış durumda.Sessizliğini koruyan ve olayları analiz eden Milliyetçi Hareket Partisi'de bu süreci iyi atlatan partiler arasında.

 Cumhuriyet Halk Partisinin meclise gelerek yemin etmesini olumlu karşılıyorum.Ancak 2 haftadır yemin etmeyen ve gerekli koşullar sağlanmadığı durumda yemin etmeyeceklerini söyleyen bir partinin,netleşen bir durum yokken sözünün arkasında durmayarak yemin etmesini olumsuz karşılıyorum..

  Cumhuriyet Halk Partisinde ne oluyorsa, acil olarak değişmesinin, ülkemizin ve demokrasimizin yararına olacağına inanıyorum..Güçlü bir iktidar hükümetteyken, güçlü,dinamik bir muhalefetin olması demokrasinin gereği ve değişmez özelliklerinden olmalıdır..




Sevgiler;

Etiketler: , ,

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Kadrolu Atamalar için verilen sözden cayıldımı ?

 Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda ve seçimden önce çeşitli yerlerde dile getirilen '2011 Yılında 55.000 kadrolu atama' sözü tekrar gündeme geldi.

  Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu,55.000 kadrolu atama konusuyla ilgili samanyolu tv ye konuştu.Nimet Çubukçu katıldığı programda öğretmen adaylarını hayal kırıklığına uğratan açıklamalarda bulundu.

  Çubukçu konu ile ilgili,1 Haziran da 30.000  kadrolu atama gerçekleştirildiğini,ağustos ayında ise 10.000 kadrolu atama gerçekleştirerek toplamda sıfırdan 40.000 atama gerçekleştirilceğini ifade etti..30.000 kadrolu atanan öğretmenlerin zaten 15.000'i sözleşmeli öğretmendi diyerek,bunların yerinede tekrar  15.000 sözleşmeli öğretmen atanacağını konu ile ilgili hukuki sürecin başladığını da ekledi.Böylece toplamda 55.000'e ulaşılacağını söyledi.


  İfade edilen rakam doğru.Ortada 50.000 rakamı geçiyor.Ama söylenilenlere bakıldığında yöntemin farklı olduğu anlaşılıyor.

  55.000 kadrolu atama gerçekleştirileceğini açıklayan Hükümetin,40.000 i atayarak 15.000'ide sözleşmeli atacağını söylemesini olumsuz değerlendiyorum.Burada verilen sözün tutulmaması daha açık ifadeyle tam olarak tutulmaması söz konusu.

  Bu karar ile umutlanan genç öğretmen adaylarını hayal kırılığına uğratan bir gelişmedir.40.000 atama gerçekleştireceğini söylese idi,bu konuda bir sıkıntı yaşanmayacak çünkü sözünü tutmuş olacaktı.Ama 50.000 kadrolu yerine 40.000 atama yapılması, bir seçim vaadinin tutulmaması gündemini doğurur ve bu gelişme bir imaj kaybıyla bir güven kaybıyla sonuçlanır.

  Hükümetin bu çeşitli yöntemlere başvurmaması ve yapılan yanlışı düzeltmesi gerekmektedir.Bu yanlışın düzeltilmesi,heyecanla atamalarını bekleyen öğretmenlerin gönüllerine bir damla da olsa su serpecek ve hayallerini tekrar yeşertecektir...



Sevgiler;

Etiketler: , ,

28 Haziran 2011 Salı

Yemin Krizi...

    Merakla beklenen gün geldi.Bugün, Milletvekillerinin meclise girip yemin edeceği gün.Ak Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi tam kadro yerini almış durumda.(Mhp'de Engin Alan hariç).

   Cumhuriyet Halk Partisinin ise yemin edip etmeyeceği bugünkü toplantıda belirlenecekti.Chp kurmayları toplandı ve nihai sonucu açıkladı.Chp mecliste yerini alacak ama yemin etmeyecekti.Bu çok önemli bir karardı.Kararın gerekçesi ise,tutuklu bulunan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye edilmemesi oldu.Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay yemin etmeden Chp grubuda yemin etmeyecekti.

  Chp'den yemin eden tek Milletvekili geçici Meclis Başkanlığı görevini yöneten Oktay Ekşi oldu.Sadece Oktay Ekşi'nin yemin etme sebebi ise,olası kanun teklifleri için bir kişinin mutlaka bu hakka sahip olması idi.Chp grubu yemin etmediği için kanun teklifi verme imkanı da olmuyordu.O yüzden Chp yönetimi yemin edene kadar meclisteki kolu Oktay Ekşi olacaktı.

 Mhp ise Chp ile aynı dertden müzdarip olmasına karşın Chp'nin aldığı kararı uygun görmedi ve yeminler edildi.

 Ak Parti yönetimi ise taraflara,sorunların mecliste çözülmesi gerektiği çağrısını yapıyor.

 Bağımsız adaylar ise Diyarbakır'da.Hatip Dicle'nin meclise girememesinden dolayı yargı'nın aldığı kararı ve Ak Parti hükumetini boykot ediyor.

 %26 gibi ciddi bir oy alan Cumhuriyet Halk Partisinin,yemin etmemesini olumsuz karşılıyorum.Milyonlarca seçmenin oyuna kadir olan köklü bir partinin bu davranışı sergilemesi yerinde bir karar değildi.

 2 Milletvekili kardeşlerinin meclise girmeleri için bu denli çaba harcamaları takdir-e şayan bir davranıştır.Yüce milletin tartışmasız iradesiyle seçilen iki ismin mecliste olmalarını istemeleri en doğal haklarıdır..Ancak bu durumu lehe çevirmenin yeri en nihayetinde meclisten geçiyor.Meclise girerek, gerekli kanun teklifleriyle demokrasiye uygun olmadığı düşünülen yasalar el birliğiyle değiştirilebilir.

 Burada Ysk ve diğer yargı kurumlarının suçu yok değil.Önce Milletvekili olmaları hukuken uygundur deniyor.Sonra tahliye talepleri uygun değildir meclise giremezler deniyor.Tabii Chp yönetimi böyle bir durumla karşılaşıp karşılaşmayacağını biliyor muydu orası da belli değil.Tutuklu isimleri Milletvekili göstermek azda olsa risk taşıyordu.Bu detaylar bilinerek aday gösterilmiş ise burda da hata var demektir.

 Hataların çok olduğu ama acil çözüme kavuşması gereken bir mesele.Bütün siyasi partilerin, ellerini taşın altına koyması ve uzlaşma metodunu seçmek koşuluyla sorunların giderilebileceği kanısındayım.Anayasa ve onun  yasaları belli ise Cumhuriyet Halk Partili Milletvekilleri 4 yılda yemin etmese herhangi bir şey değişmeyecektir.Bu durumun değişmesi ilgili kanunların değiştirilmesiyle mümkündür.

Küslüklerin,karşıdan beklemelerin ve naz yapmaların olmadığı,sadece milli iradenin haklarını koruyan ve çıkarını gözeten çalışmaların yapıldığı,kararların uzlaşma yöntemiyle alındığı bir meclis dileklerimle...

Sevgiler;

Etiketler: ,

26 Haziran 2011 Pazar

Siyasetin Renkli İsimleri..

  2011 Genel Seçimleri,önceki seçimlere nazaran bir çok ünlü ismin dikkatini çekti.

 Hakan Şükür,Hamza Yerlikaya,Sabahat Akkiraz,Saffet Sancaklı ve daha bir çok isim çeşitli partilerden Milletvekilliğine talip oldu.Aralarından bazıları meclise girerken,bazıları isi saf dışı kaldı.

 Ak Parti'den Milletvekili adaylığını açıklayan Hakan Şükür,garanti bir yere konularak meclise girmeye hak kazandı.

 Tutuklu vekillerin meclise girememesinin tartışıldığı son günlerde,bir muhabir çiçeği burnunda vekile,'Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusunu yöneltti.Yeni vekilin cevabı ise bir hayli ilginçti.

 Hakan Şükür,'Eşimin rahatsızlığı nedeniyle bir süredir yurtdışındaydım.Bu yüzden yaşananları takip edemedim.Ama partimizin büyükleri ve ağabeyleri gerekli açıklamaları yapacaktır' tarzında bir açıklama yaptı.

 Bu açıklama Hakan Şükür'ün ne kadar acemi olduğunun bir göstergesi.Ayrıca 'büyüklerim ne derse o' açıklaması,kendi fikrinin önemli olmadığını, büyüklerinin dediğinin önemli olduğunu yani biad kültürünü tekrar gündeme getirebilir.

 Parti içinde uzun yıllar çalışan, emek veren,danışmanlık yapan,yüreğini ortaya koyan en önemlisi tecrübeli isimler varken,ünlü isimlerin bir anda seçilebilecek noktalara konulması ve meclise girmesinin tartışılması gerektiğini savunuyorum.

 Hakan Şükür,Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük isimlerinden biri.Futbol zekası ve elde ettiği başarılara denecek hiçbirşey yok.

 Ama ünlü olması,sevilmesi ve Başbakana yakın olması Milletvekili olmasına neden olmamalı.İstanbul 3.Bölge 4.sıra Milletvekilliğinin Hakan Şükür için fazla olduğunu düşünüyorum.En azından daha arka sıralarda yer alabilirdi.Mesele burada Hakan Şükür değil tabiki.Mesele kim olursa olsun,bir anda siyasete giren tecrübesi olmayan isimlerin iyi noktalardan aday gösterilmesi.

Parti içi adaleti sağlamak için bu konulara daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum...

Sevgiler;

Etiketler: , , ,

21 Haziran 2011 Salı

Stockholm Sendromu...

   Chp lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Myk toplantısında dile getirdiği 'Stockholm Sendromu' Türkiye'de şok etkisi yarattı.

 Stockholm Sendromu ise,1973 yılında Stockholm kentinde yaşanan bir hayli ilginç soygun olayıydı.Rehinelerin soygucuları savunması,onlardan taraf olması ve bizi kurtarmayın diyerek polislere direnmesi döneme damgasını vuran bir olaydı.

 Chp lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Ak Parti'ye oy veren %50'lik seçmeni bu psikolojik olayla bağdaştırdı.Yani 'Kendisine zulmedene hayranlık duyması' anlamında değerlendirdi..Bu sözler Ak Parti ve belli Chp'li üyeler tarafından eleştiri konusu oldu.

Daha sonra 'Ak Parti'ye oy veren herkesi kastetmedim'diyerek sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtti.Stockholm sendromunun gerçek olduğunu siyasette olabileceğinden bahsetti.Belirli bir partiye oy verenler o sendroma tutulmuş demenin yanlış olduğunu ekledi.

Her ne kadar sendorumun bilimse gerçekliği mevcutta olsa,sandığa giden ve oylarını Ak Partiye veren 20 küsür milyon seçmeni bu tür olaylarla bağdaştırmak, anamuhalefet partisinin, yenilgiyi örtmek için mazeret üretme çabasına girmesinin göstergesidir.

 Bu ise tarihin ilk siyasi partisi olan 'Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışmamaktadır.Türlü türlü vaatlere ve yapılan çalışmalara rağmen oy oranı %26'da kalıyorsa,bu tamemen parti iç dinamikleri ve örgütlenmesiyle ilgili problemlerden kaynaklanmıştır.

 Bu problemleri ortadan kaldırmak için,Ak Parti seçmeniyle uğraşmak yerine,başarısızlık nedenlerini iyi analiz etmeli ve bir sonraki seçimde  başarısız olduğu noktaları artı değere dönüştürmeye çalışmalıdır..


Sevgiler;

Etiketler: ,

20 Haziran 2011 Pazartesi

Küreselleşen Dünyanın Değişen Değerleri..

 Her geçen gün teknolojinin bizlere sunduğu imkanlar azami düzeyde artış gösteriyor.Küreselleşen dünya,yenilenmekten başka çare bırakmadı.Artık dünya da olan herşeyi takip edebiliyor ve istediğimiz bilgilere ulaşabiliyoruz..

 Değişim ve dönüşüm odaklı küreselleşen dünya,ülkemizde belli başlı değerlerimizi de değiştirmiş durumda.Örneğin;Türk halkı,duyarlılığı ve yardımseverliliği ile kendisinden bahsettirirdi.Ama günümüz Türkiye'sine baktığımızda,aynı kavramlardan gönül rahatlığıyla bahsedemiyoruz.

 Daha duyarsız ve daha ilgisiz bir toplum haline dönüşüyoruz.Daha az okuyor toplumsal konulara daha az ilgi gösteriyoruz.

İşin temeli ise bilim yuvaları olarak adlandırılan,özgürlüklerin merkezi olarak bilinen 'Üniversiteler' de başlıyor..

 Üniversiteler,sadece bilim yuvası olarak değil,bilim ve ahlak yuvası olarak faaliyetlerini devam ettirmesi gerekiyor..

 Öğrencilerimize,ezber bilgilerin dışında genel bir iş ve sosyal yaşam adabı şeklinde bilgilerinde sunulması gerekiyor..

 Değişen dostluk ve arkadaşlık ilişkileri,fazla laubai tavırlar ve sahip olunamayan iş disiplini, bizleri çıt kırıldı hale getirerek, zorluklarla kurulan arkadaşlıkları bir kalemde bitirmemize neden oluyor..Kadir kıymet bilmemek,ihanet,ekmek yediği yere tükürmek ve saygı sınırlarını aşan davranışlar ise cabası..


 İşsizler ordusunun olduğu bir yerde kalifiye ve güvenilir çalışan bulmak ne kadar zor olabilir?Ama artık zor.Milyonlarca işsiz olmasına rağmen Türkiye'de hale belli alanlarda istihdam açıkları mevcut.

 Bunun nedeni kalifiye eleman olmaması değil.Yüksek donanımlı kalifiye elaman sayısı yeterli düzeyde olmamakla birlikte yokta değil.Asıl sorun,firmaların güvenebileceği,yeri geldiği de işletmesini emanet edebileceği,dürüst,donanımlı, iş disiplinine ve iş ahlakına sahip insanların sayısının her geçen gün azalması...Tabir-i caize mumla aranması.

 Küreselleşen dünyaya ayak uydurmaya çalışırken,değiştirmememiz gereken şeyleri de gözden kaçırmışız. Çeşitli olayların sayısının artması ve insanları ahlaki çöküntü içerisinde olması ne dostluk bırakmış ortada ne de arkadaşlık.

 Sırtımızı rahatlıkla dayayabileceğimiz insan sayısı o kadar az ki...'2 tane sağlam dostum olsun bana yeter' modeline geçiyoruz artık. Artık zorlaştırıyoruz bazı şeyleri..

 Zaruri arkadaşlıklar kuruyoruz yanlız kalmayalım diye.Çıkar ilişkilerine döndü dostluklar.Çıkarı varsa senin yanında artık...Sende bulduklarını başkasında bulursa eğer, bir saniye bakmaz gözünün yaşına,harcar seni bir  bozuk para gibi..

 Değişirken, değiştirmememiz gereken şeyler varmış demekki.Üniversitelerin sadece bilim yuvası değil,aynı zamanda ahlak yuvası da olması gerekiyormuş..Sadece bilgili değil aynı zamanda ahlaklı bireyler yetiştirmeliymiş üniversiteler..

 Küreselleşen Dünya ve bize yüklediği sorumlulukların yanında 'ahlak' kavramınıda unutmamamız gerekiyormuş..Gelecek Türkiye'sinden ve Geleceğin gençlerinden bahsediyorsak bügün,ahlaki alt yapısı olmayan bir gençliğin başarılı olabilmesi mümkün müdür ?

Etiketler: ,

16 Haziran 2011 Perşembe

Seçimden Sonra Genel Durum..

   12 Haziran Genel Seçimlerinden sonra gözler Siyasi Parti liderlerinin yapacağı açıklamalara çevrildi.Başbakan Erdoğan'ın balkon konuşmasından önce,Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kameralar karşısına geçerek,3bucuk milyon yeni oydaş kazanıldığını,1980 den sonra Chp nin en yüksek oyunu aldığını ve oyların %5 arttırıldığına değindi.Ak Partiyi tebrik ederek,peşlerinde olduklarını daha güçlü bir Chp olduğunu ifade etti.

   Kılıçdaroğlundan sonra kameralar Başbakan Erdoğan'ın merak edilen balkon konuşmasına çevrildi.Başbakan konuşmasında,tüm partilerden helallik isteyerek yeni anayasa için birleştirici ve bütünleştirici bir konuşma yaptı.Bu sonuçlarla sadece Türkiye'nin kazanmadığını, Ortadoğu ve Dünya'nın kazandığını belirtti.Artık hesaplaşma değil helalleşme günü diyerek,yaşananların geride kaldığını belirtti.

 Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise diğer liderlere nazaran biraz daha geç bir açıklama yaptı.Çünkü sonuçlardan oldukça mutsuzdu.Bir önceki seçimlere göre oylarını ve Milletvekillerini düşürmüştü.


   Seçimin üzerinden sadece bir gün geçmiştiki,Chp sempatizanı Mesut Değer ve Canan Arıtman,Genel Başkanlarına,'Başarısız olursak istifa ederim' sözlerini hatırlattı ve ortada bir başarı olmadığını, genel başkanın sözünü tutması gerektiğinden bahsetti.Kurultay talebinde bulundu..Kılıçdaroğlu ise kurultay zamanında olur diyerek son noktayı koydu.

 Devlet Bahçeli ise çok sıkıntlı bir süreç geçirdiklerini aslında sonucun o kadarda kötü olmadığına vurgu yaptı.

 Ak Parti cephesinde ise oyları arttırmanın ve her iki kişiden birinin oyunu alma gururu yaşanıyordu.

 Bdp de ise desteklediği adayların seçilmesinden ötürü bir mutluluk hakimdi.Onlarda Milletvekili sayısını arttırmıştı.


 Bu açıklamalara baktığımızda aslında herkesin memnun olduğunu görebiliyoruz.Ak Parti %50 aldı diye seviniyor..Chp %5 arttırdı diye..Mhp baraj altında kalmadı diye...Bağımsızlar ise destekledikleri meclise girdi diye..

  Bunlar söylenmesi gerekenler tabii..Güçsüz gözükmemek kendilerini aklamak için söylenmiş sözler olsa gerek..

  Şöyle ki;

Ak Parti memnun değil çünkü referanduma götürecek Milletvekili sayısına dahi ulaşamadı.

Chp memnun değil çünkü hesapladıklarının çok çok altında bir oy aldı.

Mhp memnun değil çünkü Milletvekili sayısı düştü.

 Bdp memnun değil çünkü %10 barajı düşseydi daha çok Milletvekili çıkarabileceklerdi ve bazı illerden bekledikleri sonuçları alamadı.


 Seçimin elbette bir kazananı vardı ama gerçek bir kazananı yoktu.Kimse tatminkar olmadı bu sonuçlardan..


 Gerçek bir kazanan olmamasının sebebleri ise,reklam çalışmaları,örgüt çalışmaları,yapılan gaflar,vaadlerin tutarsızlığı,ysk kararları,adayların başarısızlığı gibi bir çok neden olabilir.


 2013 Yerel Seçimlerinde Siyasi Partiler tekrar boy gösterecek..Başarızlık nedenlerini tartışmak için oldukça uzun bir süre olucak siyasi partilerin önünde..

 Ama Şimdi verilen sözlerin tutulma vakti..Dün dünde kaldı...Şimdi Türkiye yararı için çalışma ve karar alma vakti..



Sevgiler;

Etiketler: